Nişanyan Sözlük’te kelimelerden kelimelere atlayarak kelimelerin kökenleri ve bağlantıları hakkında yeni şeyler öğrenmek çok sevdiğim işlerden biri. Bugün de bunu yaparken birçok kelimenin atası olan bir kelime öğrendim. Hint-Avrupa anadilindeki *ḱer- kelimesi boynuz anlamına geliyormuş1. Bu kelime birazdan göreceğimiz birçok kelimenin atası konumunda.
İngilizce horn boynuz demek, aynı zamanda korna anlamında da kullanılıyor. Türkçedeki korna kelimesi Fransızca cornet kelimesinden geliyor. Bu kelime aslen küçük boynuz, boynuzcuk anlamında, daha sonra küçük borazan anlamı da kazanmış.
Kornişon malum turşuluk salatalık cinsinin adı. Bu kelime de Fransızca cornichon kelimesinden geliyor, boynuzcuk demek.
Korner de İngilizce köşe anlamındaki corner‘dan geliyor tabii. Bu kelime İngilizceye Eski Fransızcadaki köşe, sivri uç anlamındaki cornier kelimesinden gelmiş. Bu kelime de yine corne‘dan türemiş.
Keratin boynuzun hammaddesi olduğundan, ren geyiği de boynuzuyla ünlü olduğundan bu adları almış.
Gelelim kerataya. Bu kelime Yunanca keratas’tan alınmış, boynuzlu demek. Yunanca keraton boynuz… Kerata gavat demek yani.
Boynuzla, gavatlık veya aldatılma ilişkisi de ilginç. Ekşi’deki bu entry’e göre bu ilişkinin kökeni de bir Antik Yunan efsanesiymiş. Minotor, Girit kralı Minos’u bir boğa ile aldatan Kraliçe Pasiphae’nin yarı insan yarı boğa çocuğu. Başka bir Ekşi entry’sine ve Vikipedi’ye göre göre olayın konuyla ilgili kısmı şöyle: Kral Minos, Poseidon’dan ona kurban etmek üzere beyaz bir boğa istiyor. Bu isteği kabul eden Poseidon, beyaz ve güzel bir boğayı Minos’a gönderiyor. Ancak bu güzel hayvanı öldürmeye kıyamayan Minos, onun yerine başka bir boğayı kurban ediyor. Poseidon buna çok sinirleniyor ve Eros’tan Minos’un karısı Pasiphae’yi o güzel boğaya aşık etmesini istiyor. Bunun üzerine Pasiphae tahtadan yapılmış bir inek maketinin içine girip boğayla ilişkiye giriyor. Bu ilişkinin sonucunda da yarı boğa yarı insan vücutlu bir canavara, Minotor’a, gebe kalıyor. Kral Minos’un yumuşaklığından başına gelen bu acı olaydan ötürü de bugün aldatılanlara boynuzlu diyoruz.
Bir de ayakkabı çekeceği olan kerata var. O da aynı Yunanca kelimeden tabii. Boynuza benzeyen bir nesne sonuçta… İngilizler de kerataya shoe horn derlermiş.
Keration var bir de. O da boynuzcuk demek. Aynı zamanda keçiboynuzu meyvesi için kullanılıyormuş Yunancada. Buradan Arapçaya geçmiş, kırat şeklini almış. Araplar bunu keçiboynuzu çekirdeği anlamında kullanmış ve aynı zamanda bir tartı biriminin adı olmuş (keçiboynuzu çekirdeği ağırlığında). Buradan Fransızcaya carat yani karat olarak geçmiş. Bugün değerli taşları ölçerken kullandığımız tartı birimi olan karat da buradan geliyormuş.
Gergedan, Farsça karkadan‘dan geliyor. Farsçaya, Sankritçe khaḍgadhenu kelimesinden gelmiş, dişi gergedan anlamında. Bu kelime de Sanskritçe khaḍgá kelimesinin dişiliymiş. Bu kelime de yine Hint-Avrupa anadilindeki *ḱer- kelimesinden geliyor.
Zencefil kelimesi de Arapça zancabīl‘den. Oraya Aramice/Süryanice zangəbīl‘den geçmiş. Oraya Sanskritçe śrŋgavēra kelimesinden geçmiş: Bu kelime boynuz gövde anlamında. śriŋga boynuz anlamındaki başka bir kelime Sanskritçedeki, vēra da gövde demekmiş.
Burada bilmediğim başka bir şey İngilizcedeki zencefil anlamındaki ginger kelimesi de zencefille eş kökenli. Bu kelime de Aramice/Süryanice zengebil‘den gelmiş. Oradan Eski Yunanca zingíbēris, oradan Latince zingiber, oradan İngilizce ginger şeklinde.
Farsça baş anlamına gelen ser de yine bu kökten: Hint-Avrupa anadilindeki *ḱer- kelimesinden geliyor.
İngilizce havuç anlamındaki carrot da Eski Yunanca boynuz kök anlamındaki karoton kelimesinden geliyor. O da aynı Hint-Avrupa anadili kökeninden.
Serebral korteks ifadesini duymuş olabilirsiniz. Serebral Latincedeki beyin anlamındaki cerebrum kelimesinden türetilmiş. Bu kelime de aynı kökenden gelmekte.
Bu yazıdaki bilgilerin çoğu Nişanyan Sözlük’ten alınmıştır.